Kırmızı

Sana kırmızı çok yakışıyor diyemiyorum. Sana gülmek çok yakışıyor diyemiyorum. Çünkü her yerden engelliyim. Ne diyeceğim. Nasıl diyeceğim, diyemem. Hem bu iltifatları artık başkaları yapıyor baksana. Bu kadir gecesinde ona dua edeceğim. Hayatında bu gülücükler hiç eksik olmaz inşallah. Ne demişler, insan insanın misafiridir, sözünde dinlenir, gönlünde demlenir. Sana misafir olamadım. Dinlenemedim, demlenemedim…

Sitem sitem sitem

Çok doluyum dostlar çok. İçimdeki öfke beni yedi bitirdi. O değil öfkesini dışa vurup bunu yaşayabilen biride değilim. Hayatımda yolunda gitmeyen her şeyden sorumlu tutulan biriyim. Kimse bu da bir insan demiyor. Kimse anlamaya çalışmıyor. Hep suçluyum hep hatalıyım. Bu kadar basit mi her şey? Hatalısın bitti! Hiç böyle hayal etmemiştim ben bu hayatı. İnanılmaz“Sitem sitem sitem” yazısının devamını oku

İki istisna

Yoldur, yürünür. Mesafedir, aşılır. Sorundur, çözülür. Yaradır, sarılır. İnsan bir şekilde çaba gösterdiği her şeyi çözebilir. İki tane istisna dışında; ölmek ve sevilmemek. İnsan istediği kadar çabalasın sadece bu iki meseleyi çözemez. Ne ölümden kaçabilirsin ne de seni istemeyen bir gönüle misafir olabilirsin.

Sadece kıvılcım

Dikkatimi çekti; son zamanlarda hayvanların birbirlerine veya sahiplerine gösterdiği sevgi, şefkat ve dayanışma içerikli videoları daha fazla ve imrenerek izliyorum. Yeterince duygusal değilmişim gibi izledikçe de duygulanıyorum. O zaman anlıyorum ki, bu kainatın yaratılış temelinde sevgi var. Sevmek herhangi bir canlıya güç ve erdem katıyor. Sevdikçe de sevilmeye layık oluyorsun. Bu hal sevgi çemberine azıcıkta“Sadece kıvılcım” yazısının devamını oku

Hayat sermayesi

Günler geçiyor. Takvim sayfaları teker teker azalıyor. Her geçen gün farklı bir farkındalık yaşıyoruz. Yazarının hayat olduğu kitabı okumak yaptığımız, yaşamak ve hiç bitmez bilmeyen bir öğrenme süreci. Bu öğrenme süreci bir yandan da sınamaya ve test etmeye devam ediyor. Bir süre sonra insanı yaralamaya başlayan sınamalar ve testler bunlar. Her biri sanki öldürmeyen sinsi“Hayat sermayesi” yazısının devamını oku

Gece

Sahur sonrası saat sabahın ilk saatleri. Sokak lambalarının ışığının tavanıma yansıdığı odamda kulağımı sağır eden sessiz bağırışlar uyutmuyor beni… Kollarım uyuşmuş vaziyette, hareketsiz uzanıyorum yatağımda, üzerimde sanki devasa bir yük hareket etmemi istemiyor. Kalbimin orta yerinde yanan ateşin alevi her zamanki kadar yakıyor canımı. Derin derin nefes alıyorum karanlığa doğru karışırken, hey gece orda mısın?“Gece” yazısının devamını oku

Mutsuzluk deryası

Yüreğimizdeki duyguların ve hislerin rehberliğinde çıktığımız içsel yolculuğun seyir defterini yazmanın telaşı içindeyiz. Kendi içimizde yarattığımız dünyayı, tıpkı yaşadığımız dünya gibi kirletip tüketiyoruz. Bizi mutsuz kılan her şeyden kendi payımıza düşenden en siyahını seçip içimize gömüyoruz. Yüreğimiz toplu katliyamlardan kalan mezara dönüyor. Mezar bekçiliği de bizde. Dün’ün keşkesi, bugün’ün aması, yarın’ın belkisinde boğuluyor, sürekli bir“Mutsuzluk deryası” yazısının devamını oku

Boşluk

Güneş; elini ayağını yavaşça çekmeye başladı, morla karışmış turunculuğunun yerini, yıldızlarla kuşatılmış, lacivertimsi bir gökyüzüne bırakmak üzere. Pandemi kısıtlamalarından dolayı sokak sessizleşecek. Kimseler olmayacak. Gür ağaçların kollarında yeni tomurcuklanan çiçekler kimsesiz sokakları süsleyecek. Sokak lambaları loş ve anlamsızca hiçliğe göz kırpacak, süzüle süzüle esen rüzgar açık pencerelerden bizlerle buluşacak. Aklımda dolaşan düşünceler de bu rüzgar“Boşluk” yazısının devamını oku

İnançsızlık denizi

Bu depresif yazıları yazıp duruyorum diye depresyona girdiğim sanılmasın sakın. Ben psikiyatr ya da psikolog da değilim, hayatımda ciddi anlamda depresyona da hiç girmedim. O yüzden burada depresyon konusunda ahkâm kesmek üzerime vazife değil. Şu kadarını biliyorum yanlız: İnsanın kendini depresif hissetmesi ile depresyona girmesi arasında dağlar kadar fark var. Depression sızısı hiç geçmeyen bir“İnançsızlık denizi” yazısının devamını oku

Olmuyor

Neden durgunsun sorusuna yanıt aramaktan, ve bunu sormasınlar diye dik durmaktan, güçlü görünmekten ve sürekli gülümsemekten yoruldum. İnsanın öyle bir güvenli alanı olmalı ki hayatta sonsuz güven duyduğu, kendini yalnız hissetmediği, dik durmak zorunda olmadığı, güçlü görünmek zorunda olmadığı, gülümsemek zorunda olmadığı. Bazen tek ilaç sevdiceğe sarılıp ağlamak belki de. Haykırsam olmuyor. Sussam olmuyor. Vursam,“Olmuyor” yazısının devamını oku

Hayat ayracı

Sen benim rastladığım değil, aradığımdın… Bu hayatımın ve tüm yıllarımın ayracı oldu gelişin… Hayatım artık senden öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrıldı… Senden sonra senden başka hiçbir düşünce bile girmez oldu bu akla… İşte o kadar çok sevdim seni…

Bende insanım

Bazen öyle bir an geliyor ki ne zaman olduğu ya da nerede olduğumu umursamadan avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum. “Bende insanım!” diye. Hayat dediğimiz imtihanlar merkezinde sanki tüm imtihanlar bana mahsuz gibi geliyor. Herkes yaşarken bir ben imtihan ediliyorum sanki. Hep sahip olduklarım için şükrettim. Hala da ediyorum. Fakat içinde olduğum yaşadığım bu hislerden de“Bende insanım” yazısının devamını oku