En azından sen

Karanlıkta olduğumu bilmeden geçen yıllar. Ta ki seninle karşılaşıncaya kadar. Hayatımdaki karanlık seninle birlikte bitti. Karanlıkta olmamanın nasıl bir şey olduğunu seninle öğrendim ben. Şimdi yeniden karanlıktayım. İşin kötü yanı aydınlığın nasıl olduğunu bilirken karanlıkta olmak. Bana yaptıklarına rağmen, sevmemene rağmen, bunca zaman geçmiş olmasına rağmen neden bende ki sen bitmiyor. Bitmek bir yana neden“En azından sen” yazısının devamını oku

Mağlup

Benim ana dilim susmak. Kendi dilimde haykırdım sana çok kez. Sen ise anlamadın beni. Oysa öyle çok çabaladım ki senin dilini öğrenmeye. Hatta öğrendim bile sayılır. Her şey tamam artık anlaşabiliriz derken. Şimdi hiç yoksun. Bu ilkbaharda mı sensiz. Kabul ben sana mağlup oldum…

Uğurlayamadığım

Günlerdir görmüyorum. Belki uzaktan bile olsa görürüm umuduyla parka gittim. Güvercinlerden başka kimsecikler yok. Sanki pandemi yasakları devam ediyor gibi. Güvercinler bana senin adını fısıldar gibi baktılar. Onlar bana baktıkça senin onları beslerken ki görüntün geldi gözüme. O gülüşünün içime işlediği hani. Parkta sessizlik bende sensizlik her yerde anılar, hatıralar. Biliyorum yoksun ama baktığımda, gördüğümde,“Uğurlayamadığım” yazısının devamını oku

Sevilmek için ne gerek

Sevmek fiili. Günlük hayatımızda bu fiili ne kadar fazla kullanıyoruz. Hayatımızın içinde en temelinde bu fiil var. Peki bu kadar çok kullandığımız bu fiili gerçek anlamda ve bilinçli bir şekilde mi kullanıyoruz. Sevmek ama gerçekten sevmek bu kadar kolay mı? Bu sorunun yanıtını bana soracak olursanız, yanıtım kesinlikle hayır olur çünkü ne kendim 35 yıllık“Sevilmek için ne gerek” yazısının devamını oku

Halil Cibran

Halil Cibran ile kız arkadaşım sayesinde tanıştım. Bana Halil Cibran’ın Ermiş kitabını hediye olarak almıştı. Aldığı gün, saat hatta kız arkadaşımın kitabı eline alırken ki mimikleri bile hala aklımda. Zaten konu kız arkadaşım olunca onunla alakalı her şey beynime kazınıyor. Sebebini bende bilmiyorum. Sorsan hangi parmağında kaç tane beni var sol ayağını kaç derece içeri“Halil Cibran” yazısının devamını oku

Nefesin yettiği kadar

Kiminde yürek vardır kiminde kalp. Kalp unutur yürek unutmaz. Kimi aşk yaşar kimi sevda. Aşk geçer ama sevda nefesin yettiği kadar. İki ömrün birbirine dolanması bir bahaneye bakar. Bizim bahanemiz neydi acaba diye düşünmediğim bir an yok. İki kader birbirini sahiplendi mi her şey pamuk ipliğine bile bağlı olsa gerçek sevda iki kaderi birbirine zincir“Nefesin yettiği kadar” yazısının devamını oku

Yokluğun

Öğrendim ki insanın bir diğer adı da yoklukmuş. Sevdiceğin yanında olmayışıymış yokluk mesela. Yokluk belki de bir ayrılığın ardından duyulan hiçlikmiş, acıymış. Savrulan yaprakların ne yana gideceğini bilmeyişmiş. Sonsuz keder örgüsü içinde çözülemeyen bir düğüm, “nasıl da sevmişim” cümlesinde ki nasılmış yokluk. Öyle ya bir görüşümle başlamıştı her şey, yokluk ise ayrılıkla var olmaya hazırmış“Yokluğun” yazısının devamını oku

Kara Sevda

Bir kere sevdaya tutulmaya gör;Ateşlerde yandığının resmidir.Aşık dediğin, Mecnun misali kör;Ne bilsin alemde ne mevsimidir. Dünya bir yana, o hayal bir yana;Bir meşaledir pervaneyim ona.Altında bir ömür döne dolanaAğladığım yer penceresi midir? Bir köşeye mahzun çekilen için,Yemekten içmekten kesilen için,Sensiz uykuyu haram bilen için,Ayrılık ölümün diğer ismidir. Cahit Sıtkı Tarancı

Zamanın acelesi var

Bu Eylül’ün 26’sında tam 3 sene olacak sana ilk yazışımın ilk selam verişimin üstünden. 29 Ekim’de ise 3 sene olacak sana tutuluşumun üstünden. Zamanın çok acelesi var. Yetişemiyorum. İlk gördüğüm an hala aklımda. Kazındı çıkmıyor. Her şey dün gibi fakat aynı zamanda bir ömür gibi. Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. Hatta“Zamanın acelesi var” yazısının devamını oku