Hala sevdiğiniz birisi varsa, onu unutamamak bazen kalbinizdeki yarayı hiç kapanmayacak gibi hissettirebilir. Bu yazımda, bu konuyu ele almaya çalışacağım ve hala sevdiğinizi unutamamanın melankolik ve iç burkan yönlerini bizzat kendi tecrübelerimden yola çıkarak anlatmak istiyorum.
Hala seviyorum, unutamıyorum… Bu sözler kalbimizi sızlatır, içimizi burkar ve aklımızı karıştırır. Bazen hayatımızda geçmişe sıkı sıkıya sarılırız ve o anıları unutmakta zorlanırız. Her ne kadar insanın doğası unutmaksa da, bazı anıları ve o en özel kişiyi unutmak asla kolay değildir.
Hala sevdiğinizi unutamamanın en melankolik yanı, geçmişe dair hatıraların aniden canlanmasıdır. Bir şarkı, bir film, bir koku ya da bir yer… Herhangi bir şey, aniden o kişiyi hatırlatır ve sizin iç dünyanızda fırtınalar koparır. O anıların tekrar canlanması, kalbinizi acıtır ve kendinizi kaybetmenize neden olur.
Ayrıca, hala sevdiğiniz birisi için savaşmak istemeniz de melankolik bir durumdur. Belki de bir şans daha istiyorsunuz. Belki de onu geri kazanmak için her şeyi yapmaya hazırsınız. Ancak bazen, hayat sizi farklı yollara sürükler ve onu geri kazanmak mümkün olmaz.
Hala sevdiğiniz birisi için acı çekmeniz de melankolik bir durumdur. Her gün, sabah, öğlen, akşam bir kaç adım ötenizde dahi olsa o kişinin sizinle birlikte olmadığını kabullenmek zorunda kalırsınız. Her an, kalbinizdeki boşluğu hissedersiniz. Onu özlemek, her geçen gün daha zor ve acı verir hale gelir.
Bu nedenlerle, sevdiğinizi unutamamanın melankolik ve iç burkan bir çok yönü vardır. Yıllar bile bu durumları çözmek ya da hafifletmek konusunda yetersiz kalabilir. En çaresiz anlarda uzanıp, o an hatırladığınız bir anınıza sarılıp, derin bir nefes almak ben de olduğu gibi sizlerde de işe yarayabilir. Geçici ama oldukça faydalı bir yöntem. Umutsuz olmamak lazım, hayat demek yeni gün ve yeni şanslar demek…