2023 yılına girmemize sadece bir kaç saat kaldı. Geçen sene benzer bir yazıyı yazışımın üstünden sanki sene değilde bir kaç saat geçmiş gibi. Saatleri günler, günleri haftalar, haftaları aylar, aylarıda seneler kovalarken ömrümüz tükeniyor. Yeni yıl, ömrün tükenişini insana diğer günlerden daha fazla sorgulatıyor. Sanırım bu sebeple son bir haftadır bunu düşünüyorum. Ömrüm tükeniyor ama nasıl? Benim bu soruya yanıtım umutsuzca tükeniyor oluyor. Evet geleceğe ve hayallerime yönelik hiç umudum yok. Maddi bir dünyada güzel imkanlarım olsada manevi olarak kendimi dünyanın en fakir insanlarından biri olarak görüyorum ve bunun değişebileceğine yönelik artık pek umudum kalmadı. Kendimi sürekli bir insan başına ne gelirse gelsin ne yaşarsa yaşasın umutsuz olmamalı düşüncesiyle telkin etmeye çalışsamda bu konuda pek başarılı olamıyorum. Bence ruhumuz için en önemli olgulardan biri umut fakat içinde bulunduğum bu umutsuzluk hali ruhumu zehirliyor ve bu zehir ruhumu sonrasında bedenimi ve sonunda tüm varlığımı olumsuz etkiliyor. Her yolun bir yolcusu var ve ben mış gibi yapanların, sadece yapmış olmak için yapılan işlerin ya da ilişkilerin insanı değilim. Benim yolum aşk yolu ve kalbimin yolu. Bu yolu arayış benim ya sonum olacak ya da kurtuluşum. Hep yaptığım gibi kaybolduğum bu zamanlarda, aşk yolunda biriktirdiğim yanımda olmasa bile iyi ki varsın dediğimden kalan hatıralara sarılıyorum. Mutlu yıllar…