Göğsümün ortasına ansızın bir sızı oturuyor. Zamanı, yeri belli olmaksızın. Tamam iyiyim derken, değilsin dercesine bir acı çöküyor üstüme. ilacı yok, şifası yok, ağrı kesicisi yok. Nefesim kesilirken eski fotoğraflarla yaşamaya çalışıyorum. Yavaş yavaş alışıyor muyum yoksa ölüyor muyum inanın bende bilmiyorum. Sızı biraz olsun rahat bırakınca düşünmeden edemiyorum. Ben neden senin “kalbini kırmaktan korktuğun” olamadım. Neden yahu neden bu küçücük avuç içi kadar kalbimizin dünyalar kadar yükü var…