Düşünüp düşünüp duruyorum ve aklım almıyor; onu ben ezberimden çıkmayan bir şiir gibi içimde tekrar tekrar yaşarken, hem de öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez, düşünemez, bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası da sever, sevebilir? Yere çöküp bağıra çağıra daha fazlasına dayanamıyorum diye ağlamak isterken, sessizce, sakince köşemde sıkışmış hayatın inceden inceye beni delirtmesine şahitlik ediyorum.