Geçerken ömrüm iklimden iklime, hiç yaşamak istemediğim bir hayat romanının kollarına atıldım, sözcüklere gerek kalmadan beni anlayan, bana vurmadan en çok canımı yakan tarafından. Keşke benim hayat romanımda korkulara, endişelere yer olmasaydı. Hiçbir korkuyu hiçbir endişeyi tatmamış olaydı bilincim. Korunmaya ve savunmaya gerek duymasaydım. Korkuyu, endişeyi bilmeyen canımın istediği gibi davranıp, yaşasaydım. Gerçekten nefes alabilseydim her an. Keşkelere boğulduğum bugünlerde ben artık çok yorgunum, batmaya da razıyım, çırpınıp durduğum umutsuzluk çukuruna. Zamanın kalbi yok, acıması hiç yok. Acımasız bu dünyada, umrumda olan günler her geçen gün azalıyor…