Mutlu Yemeler

Midemiz boş kaldığınca açlık duygumuz tetiklenir ve acıkırız. Acıktığımız zaman yemek yeriz, yeme eylemi, tıpkı uyumak gibi, en temel insani, yaşamsal eylemlerimizden biridir. Yiyeceğin tüketilmeye başlanmasıyla birlikte sindirim sistemi devreye girer ve mutluluk hormonu olarak da bilinen “dopamin” düzeyi beyinde artış gösterir. Bu sistem ise kişinin rahatlamasına ve stres seviyesinin azalmasına olanak sağlar. Diğer bir deyişle, yeme eylemi o andaki his deneyiminizi değiştirir. Dolayısıyla çoğu zaman yemek yemek rahatsızlık veren duygulardan uzaklaşabilmek için biçilmiş kaftan gibidir.

Duygusal yeme, tam da bu noktada negatif yüklü duygularla baş edebilmek adına geliştirdiğimiz uyumsuz bir yöntemdir. Birçoğumuz için değersizlik, başarısızlık, çaresizlik, yalnızlık, sevgisizlik gibi durumların yarattığı üzüntü, öfke, kırgınlık, kaygı gibi duygularla karşılaşmak oldukça zordur; eğer kişi karşılaştığı bu duyguların kendisi için gerçekte ne anlam ifade ettiğini bilmiyorsa, hissettiklerinin ne anlatmak istediğini anlamakta zorlanır. Bu zorlanmanın yarattığı rahatsızlıktan bir an önce kurtulmak ister ve
baş edilemez olarak nitelendirdiği duyguyu bertaraf etmek için yemenin verdiği deneyim değiştirici etkiyi kullanmaya başlayabilir. Bu durum bize kısa vadeli rahatlık ve çözüm sağlayabilir. Fakat unutulmamalı ki bu durum uzun vadede yemek bozukluğuna ve depresyona sebep olabilir.

Kendimce uygulamaya çalıştığım bir teknik var. Her yeme ihtiyacım öncesi kendime bir soru soruyorum. Acıkan midem mi yoksa zihnim mi? Emin olun bu sorunun yanıtı zihinse onu susturmanın yolu yemek yemek değil. Duygularınızı ifade etmeyi öğrenmek, belki benim de yaptığım gibi yazarak olabilir, size eminim çok faydalı olacaktır. Hala duygularımı tam ifade edemiyor olsamda bu yolda oldukça fazla yol aldım. Mutlu günler, mutlu yemeler…

Yorum bırakın