Gazeteci Emin Çölaşan parkı site içerisinde kalmış gayet basit, standart bir park. Ofiste olduğum her öğlen, öğlen gidemezsem hemen hemen her akşam çoğu gün ise hem öğlen hem de akşam gittiğim bir park. Daha önceden hiç bilmediğim sadece son üç yıldır hayatımda olan bu park zihnime hayatımın en mutlu anlarıyla birlikte kazındı. İlk gittiğimde gün bayramdı. Kaostan ve karmaşadan çok uzak ve bir o kadar sessiz, huzurlu bir andı. Eski kız arkadaşımla ilk günlerimizdi. Kaç saat oturduk bilmiyorum ama saatlerce oturduk ve muhabbet ettik. Kalktığımızda hava kararmıştı. Çok ama çok güzel bir gündü. Benim için imkansız görünen bir şey gerçekleşiyordu. Hala parka gidip o gün oturduğumuz banka oturduğumda benzer hisleri hissediyorum. Kendi kendime de olsa aynı sohbetleri ediyorum. Aslı gibi olmasa da bunu yapmak hala çok güzel geliyor. Yakın zamanda parkı yenilemeye başladılar. Başlarda anılarım için korktum ama bendeki anılara kim ne yapabilir ki öz telkinleriyle biraz olsun rahatladım. Bir park ama koskocaman Ankara’da nefes alabildiğim nadir yerlerden. Hayat çoğu kişi için rengarenk ama benim için çoğu zaman siyah beyaz, parkla biraz olsun yeşili katıyorum…