Çok yorgunum çok. Öyle güzel bir uykuyla çözülecek türden bir yorgunluk da değil benimkisi. Gönül yorgunluğu bu. İnsanı kendinden soğutan, sözlerinden soğutan, geçmişinden soğutan, inandıklarından soğutan, kendi içine bakmana engel olup, hayaller kurduğun dünyadan koskocaman bir hiçliğe hapseten cinsten.
İncinmişsin, yüzlerce cümle kuruyorsun zihninde ama susuyorsun. Sessizlik boğucu bir o kadar da yaralayıcı. Yaralarını evde bırakıp sokağa çıkıyorsun. Öyle ya çalışmak zorundasın. Şikayet köprülerinin altından çok sular aktı. İnsan boylu boyunca bir hastalık. Çözümsüz bir düğüm gibi yaşam.
Senin odanın içinde, varlığına yıllardır aşina olduğun bir obje olsam eskisem ama değerlensem sessizce kaybolup seni izlesem. Başının üzerinden sonsuzluğa akan düşlerine ortak olsam. Kısacası, tozlansam ama hiç yorulmasam…