Yazmak

Tüm düşüncelerimizi, hislerimizi, duygularımızı, yaşadıklarımızı, hayallerimizi kendi dünyamızdan kendi bakış açımızla anlatmak yani “yazabilmek” ne güzel bir olgu. Yazmak çok güzel ama yazarak anlattıklarımızı yaşamak, tüm bu yükleri taşımak yazmak kadar kolay ve hoş değil. Hatta bazen yazmak bu yükleri bir nebze hafifletiyor fakat size soruyorum, bir insan uykusuz geçen geceleri, bir şekilde uyuyunca da akıldakiyle birden uykunun bölünmesini, her yaptığı eylemde bir kişiyi hatırlamayı ve hatırlamanın verdiği acıyı, gözün sürekli uzaklara dalmasını, kulağında onun sesi, burnunda onun kokusuyla olmayı nasıl anlatır. Her yaşanılan, yazılabilir mi? Her yazılmış olan okununca anlaşılabilir mi? Hiç sanmıyorum. Küçük kendi halimde yazılar yazıyorum. Öte yandan ne yazarlar var neler neler yazıyorlar. Tüm yaşadıklarını tamamen yazamadıklarını düşünsek neler neler yaşadılar kim bilir. Muhtemelen, mutlulukları artsın ya da acıları hafiflesin diye yazdılar. Sonuç olarak, hep umut, sevgi, özlem, mutluluk bazen de mutsuzluk yazdılar ama hiçbir zaman kötülük yazmadılar. Yazmak güzel, anlaşılabilmek daha güzel. Satırlarca yazmak istiyorum ama ne kadarını yazabilirim bilmiyorum…

Yorum bırakın