Uzun zamandır hissettiğim hisleri metaforik olarak sanırım en iyi anlatan cümle, “Dipsiz bir kuyuya düşmek”. Üstümde her an yere çakılacak olmanın verdiği korku ama çok uzun zamandır düşememiş olmanın verdiği bilinmezlik var. Bu bilinmezlik öylesine can sıkıcı ki artık neredeyse bile isteye dibe çakılmak ister gibiyim. Çakılırım, akacak kan akar, kırılacak kemik kırılır, yanacak can yanar, tüm bu sonsuz acı biter ve iyileşme sürecim başlar. Bitmek bilmeyen bu düşüş tüm duyularımı öldürdü. Kuyunun zifiri karanlığından artık göremiyorum. Düşerken attığım çığlıkların yankısından artık duyamıyorum. Bitmek bilmeyen bu düşüşte sarıldığım, aklımdan çıkaramadığım tek bir kişi ve sadece onun düşüncesi. Hatırladığım tek ışık o. Öte yandan o kadar uzun zamandır beri düşüyorum ki bu dipsiz kuyudan kurtulmak mümkün mü bunu dahi bilmiyorum. Dipsiz kuyulara derdimi bağırdım da ne oldu. O da yuttu beni ilk fırsatta…