Havalar birden soğudu. Üşütüyor artık. İnsanın buz gibi olunca havaları çok dert etmiyor. Yürürken dökülen yapraklara denk geldim. Dökülmek için daha erken degil mi diye sordum? Onlarda asıl yaşarken ölmek için erken değil mi diye bana sordular? Yanıt veremedim tabi. Dökülen yapraklarla konuşmaya devam ettik. Arkadaş olduk onlarla bir nevi kader ortaklığı oldu bizimkisi. Bana süreci anlattılar. Evet hepimiz düşmüştük ve ben bunu son sanıyordum. Meğer öyle değilmiş. Her rüzgarla bir oraya bir buraya savrulacakmışız tüm bunlar yetmezmiş gibi rengimiz değişecekmiş. Bitti mi? Tabi ki hayır! Kuruyacak ve yavaş yavaş parçalara ayrılacakmışız. Peki ya sonra? Kim bilir. En fazla süpürürler bizi…