Klavyenin başına geçtim ve düşüncelerime yetişemiyorum. Anında yazmazsam bir daha asla yazamayacak gibi hissediyorum. Aslında uzun zamandır bildiğim ama ilk defa bu kadar yoğun hissettiğim bir konu hakkında yazmak istiyorum. Bu konu genel olarak büyük sözü dinlemek olarak adlandırılabilir. Nedir büyük sözü dinlemekten kastım kendimce izah etmeye çalışayım.
Ben kendimi bildim bileli asi olarak görüldüm. Söz dinlemeyen. Sınıfın çok zeki ama en yaramaz olarak adlandırılanlarındandım. Zeka kısmını bilmiyorum ama gerçekten çok yaramazdım. Her gün okuldan bir veli bizim eve gelip anneme, hoca hanım sizin oğlan diye başlayan cümlelerle beni şikayet ederdi. Annem hepsini sabırla dinler ve bana tek bir söz dahi söylemezdi. Çok şaşırırdım, anlamazdım. Sonradan farkettim. O an söylemese bile farklı anlarda benim anlayabileceğim şekilde bana anlatmaya çalışırdı. Böyle düşünceli bir anneden böylesine düşüncesiz bir evlat. Yani hep burnumun dikine gittim ve kimseyi dinlemedim. Bildiğimi okudum.
Tabi yaşanmışlıklar var. Babam bu halimi farketti ve bir gün beni kenara çekti. Oğlum dedi, dünya büyük anlaşabildiğinle yaşarsın anlaşamadığından uzaklaşırsın. Bu kadar başına buyruk olmak, sürekli yargılamak, tartışmak sana kazandırmaz aksine kaybettirir. O zamanlar bu tarz konuşmalar olduğunda bitsede gitsem düşüncesiyle yarım kulak dinlediğim tüm her şeyin bugün hayatımın merkezinde bana yön verdiğini görüyorum.
Hayatın bana ilk öğrettiği derslerin başında büyük konuşmak gelir. Büyük konuşmamayı çok geç öğrendim. Ağızdan çıkan her sözün insanın imtihanı olduğunu anladığım günden bu yana buna çok dikkat ediyorum. Ağzımdan çıkan her sözün bedelini ödedim ve hala bu bedeli ödemeye devam ediyorum. Hayat öylesine enteresan ki yıllar yıllar önce söylediğim sözlerin bile acısını çıkarıyor benden.
O günü hiç unutmuyorum. Gözümün önünden hiç gitmez. Lise 2. sınıftaydık bizim sınıfımızda bir çocuk kız arkadaşından ayrıldığı için sınıfın ortasında hüngür hüngür ağlamıştı. Ama nasıl bir ağlama bir ağıt atmadığı kalmamıştı. O zaman arkadaşlarıma ben asla böyle olmam. Ben aşka inanmıyorum bir kere demiştim. Belki bugün hüngür hüngür ağlamıyorum ama zihnimin bana her gün yaşattıkları sanki hayatım boyunca söylediklerimin acısını çıkarır cinsten. Tarif edilemez bir acı ile mücadele ediyorum. Dikkatim tamamen bitmiş bir vaziyette. Sürekli ağlama isteği ve kapana kapanmış bir hayvan gibi duvarları tırmalamak istiyorum. Öylesine hisler ki bunlar daha önce hiç yaşamadığım türden dolayısıyla bu güne kadar öğrendiğim kelimelerle ancak bu kadar anlatabiliyorum.
Büyük sözü dinlemekten nerelere nerelere geldim. Geçmişi düşündüğümde belki diyorum, bu kadar başına buyruk olmayıp biraz büyük sözü dinleseydim bugün bu kadar acı çekmezdim. Tüm bu acı tecrübeler istesekte istemesekte bizlere öğretiyor. Allah nasip ederde birgün bir evlat sahibi olursam ona söyleyecek çok büyük sözüm var. Sözlerim var ama beni dinlemesi için sadece dua edebilirim. Kızım ya da oğlum kalbinizin sizi götürdüğü yoldan hiçbir zaman şaşmayın ve hiçbir hissinizi, duygunuzu yaşamaktan ve göstermekten çekinmeyin. Çekinmeyin ki hayat sizi bununla sınamasın…
Büyük konuştuğu yerden imtihan olur insanoğlu. Asla dediğim ne varsa kapının ardındaymış meğerse.