Normal şartlarda haftasonu evde olduğum için daha fazla yazacak vaktim oluyor ve dolayısıyla daha üretken olabiliyorum. Dün yine böyle bir gün olacağını düşünürken izlediğim Bölük filmi resmen beni altüst etti. Sebebini bilmiyorum ama en derinlere içime dokundu diyebilirim.
Film o kadar yalın ve net anlatmak istediklerini anlatıyor ki sizi ekrana kilitliyor. Benzer örneklerinde olduğu gibi anlamsız bir milliyetçilik yapmıyor. Vermek istediği mesajı veriyor ve sonlanıyor. İsminden de anlaşıldığı üzere askerlik üzerine çekilmiş ve gerçek hikayesi olan bir film. İçinde aşkta var abartısız ve doğal. Fakat amacı bunların çok üstünde.
Bu yazıyı yazarken ki amacım aslında bir film incelemesi yazıp tavsiye etmek değil. Yazmak istediklerim daha çok filmden aldığım bir kaç mesajın bana düşündürdükleri ve hissettirdikleri. Bu arada yazının amacı tavsiye değil derken, izlenecek bir film olmadığı anlamı çıkarılmasın. Kesinlikle izlenmeli, benim askerlikle ne işim olur tarzı ön yargınız olmasın izleyecek herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği harika bir yapım olmuş. Sanırım filmle alakalı tek keşkem neden daha önce izlemedim olur.
Yazacaklarım spoiler olarak algılanabilir ama yazacaklarımın filmin adı ve konusunu bilenlerin çıkarımda bulunabileceklerinden daha fazlası olmamasına dikkat edeceğim. Neticede konu askerlik, asker demek savaş demek ve dolayısıyla ölüm. Filmde bir askerin sorusu var. Ben şimdi neden öldüm? Diye soruyor. Bu soru beni öylesine düşündürdü ki tüm gün boyunca düşünmeden edemedim. Ben soruya biraz daha farklı yaklaştım ve neden yaşadığımı sorguladım. Evet doğan her canlı bir gün ölecek bundan kaçamayız. Acaba kaçımız doğum ile ölüm arasındaki amacını sorguladı. Şahsen ben hiç sorgulamamıştım.
Hayatın amacı mutlu olmaktır.
Dalai Lama
Ben neden yaşıyorum. Yarın ölsem şu dünyaya nasıl bir katkı bırakmış olacağım. Kimin hangi problemini çözdüm. Kime dokundum da hayatını değiştirdim. Sorular sorular. Herkesin etkisi imkanları doğrultusunda diye düşünebilirsiniz ama filmi izleyince bunun bile böyle olmadığına karar verdim. Asıl etki siz inanınca ve isteyince başlıyor. En önemlisi galiba neye inanacağını ve isteyeceğini bulmak.
Hayatın amacı mutlu olmak değildir. Hayatın amacı yararlı olmak, onurlu olmak, merhametli olmak, yaşamış ve gerçekten iyi yaşamış olarak bir fark yaratmaktır.
Ralph Waldo Emerson
İkinci olarak beni etkileyen konu ise özlem. O kadar basit ve o kadar yalın bir şelikde işleniyor ki aşk. Etkilenmemek mümkün değil. Ben variyet olarak çok duygusal biriyim yani bu tarz durumlardan etkilenmeye dünden hazırım ama kim izlerse izlesin bir etki bırakacağını düşünüyorum. Bir sahnede asker ve sevgilisinin telefonda birbirlerine özledim dediği sahnede duygusal manada kendimi kaybettim dersem abartmış olmam sanırım. Gözlerim yaşlı bir yandan titrek bir şekilde izledim. Bende diye bağırasım geldi. İçimdeki özlem birden gün yüzüne çıktı. Ne yapacağımı bilemez bir halde filmin sonunu almayı bekledim.
Özlem sen nasıl hain bir duygusun. Hepimiz duymuşuzdur. Ayrılık ölümden beter derler. Şarkılarda şiirlerde geçer. Çok yakın zamanda hem bir ölüm hem de bir ayrılık yaşamış biri olarak bu cümleyi iliklerime kadar hissedip anlayacağım hiç aklıma gelmezdi. Sanırım ruhumdaki boşluğun tek sorumlusu bu özlem…
Özledim. Söyleyeceklerim bu kadar, kısa ve derin.
Cemal Süreya