Her şeye yetişmemizin mümkün olmadığı, yapacak yığınla işimizin olduğu ama bunlara yetecek vaktimizin olmadığı bir dönemde yaşıyoruz. Ne yapacağınızı bilemeden sürekli bir şeyler kaçırıyormuş hissiyle aynı anda bir sürü şeye başladığınız ama hiçbirini bitiremediğiniz için oluşan o yarım kalmışlık hissi tanıdık geliyor mu? Bitmek bilmeyen odaklanma güçlüğü, sürekli bir zihin meşguliyeti de cabası…
Psikolojide bu yarım kalmışlık hissini tanımlayan bir kavram var: Zeigarnik etkisi. Bu teoremin çıkışı 1920’li yıllara kadar dayanıyor. 100 yıllık bir teorem. Hepimize tanıdık gelen ve gün içerisinde sıkça karşılaştığımız hislere Zeigarnik etkisi adı verilmiş.
Bitirilmemiş ve sonlandırılmamış işler ya da kişiler zihni meşgul etmeye devam eder. İnsan daha önce tamamlayamadığı işlerini, ihtiyaçlarını, duygularını tamamlama eğilimindedir ve bunları tamamlayana kadar unutamaz. Bu işleri tamamlayabilmek için zihin sürekli çeşitli yollar arayarak konuya takılıp kalır ve başka bir şeye odaklanmakta zorluk yaşar.
Hepimizin Zeigarnik etkisini yaşama sebebi farklı. Ben sevdiceğimde kaldım. Yarım hissediyorum ve bunun etkisinden bir türlü kurtulamıyorum. O hayatına devam ediyor ve muhtemelen aklına dahi gelmiyorum artık. Onunla yaşadığımız ya da yaşamamız gereken her şey yarım kaldı sanki. Ben de yarımım…
Unutamamayı aklımdan tek bir saniye dahi çıkaramamayı sadece bu etkiyle açıklayabiliyorum. Ne demişler: Yarım kalmaz, yara kalır…
Şarap yaşayanlar içindir, rakı ise hikayesi yarım kalanlar için…