Çok düşünmek

Düşünme eylemi bizim hayatımızda her an olmaktadır. Düşüncelerimizi kabaca istemli ve istemsiz şeklinde sınıflandırabiliriz.

Düşüncelerimiz istemliyse bir problem teşkil etmezler. Fakat, istemsiz düşünme ise bizim daha çok “Elimde değil, karşı koyamıyorum, ne yaptımsa baş edemedim” diye ifade ettiğimiz kontrol altında tutamadığımız düşüncelerdir diyebiliriz. Aslında temelinde birden çok sebep olabilen ve bence hastalık denebilecek olan olaydır.

Hastalık olduğunu düşünüyorum çünkü çok düşünmek belasına bir yakalandıysanız, günlük rutin işlerinizi yapamaz hale gelirsiniz. Çalışamazsınız, okuyamazsınız, uyuyamazsınız çünkü zihniniz durmadan düşünmektedir. Bu düşünceleri durdurmak çoğu zaman zordur.

Çok düşünmeye sebep olan unsurlardan birinin sağlıklı karar alamamaktır. Karar alma sürecimiz bir kez sekteye uğradığında artık beynimizde sürekli akıp duran düşünceleri ne yazık ki neticelendirip yeni işlevlere geçemiyor. Bunun sonucunda da bu durum kişi için yıkıcı bir hal alıyor.

Yürüyüşler, okumak, akıl istemeler, bazen ağlamak… Hiçbiri bir sonuç vermiyor.

Ne kadar çok düşünürsen eylemek için gereken zamandan o kadar çok feragat etmişsin demektir. Bu da, kendi ömründen o kadar feragat etmişsin demektir. Hatta sadece kendi ömründen değil sizi sevenlerin ömründen de çalmaktır bir nevi.

Aslında çok düşünen kişi bilir. Her şey olacağına varır. Her ihtimali düşünmek hiçbir şeyi değiştirmez en azından sadece düşünmek değiştirmez ama yine de düşünceler alır seni götürür hiçte olmak istemediğin diyarlara. Çünkü orada düşünceler vardır ama sevdiğin, sevdiceğin yoktur…

Düşüncelerimize meydan okuyabildiğimiz günlere…

Çatabilirsen önce fikirlerime çat, sonra bana.

Montaigne

Yorum bırakın