Paradoks, Yunanca “para” (karşı, zıt) ve “doxa” (düşünce) kelimelerinden oluşmuştur. Tam karşılığı Türkçe’de olmamasına rağmen “çelişki”, “çatışkı” veya “karşıtlam” gibi tabirlerle kullanıldığını söyleyebiliriz. Aslında paradoks için, kağıt-kalem veya mantık illüzyonu diyebiliriz.
Bir de oksimoron vardır. Bu konu bir başka günün konusu olsun.
Çoğunlukla aykırı, inanılmaz ve beklenmeyen fikirleri özetler. Bir başka ifade ile insan zihninin doğru kabul ettiği düşüncelerin yanlışlığını kanıtlayan önermeler, paradokstur. Paradokslar, insan zihninin kendisini sorgulamasına yardımcı olur.
Tarihte bilinen ilk paradoks örneklerini Epimenides vermiştir. Giritli olan Epimenides :
“-Bütün Giritliler yalancıdır!” diyerek bizi çelişkiye götürür.Şöyle ki:
Eğer gerçekten Giritliler yalancı ise kendisi de Giritli olduğuna göre o da yalancıdır. Yani söyledikleri yalandır (mesela yukarıdaki cümlesi). Bu cümle yalan olduğuna göre doğrusu şu olmalı:
“-Bazı Giritliler doğrucu olabilir.”
O halde söylediği doğru olabilir. Yani ‘bütün Giritliler yalancıdır…’
Epimenides’in “doğrucu” olması, aynı zamanda ilk cümlesi ile tekrar çelişkiye düşmesi demektir. Çünkü kendisi doğru sözlü ise bütün Giritliler “yalancı” olamaz…
Yazıya döküldüğü için tarihte bilinen ilk paradokslardan birinin Epimenides’in örneği olduğu düşünülür.
Seviyor mu, sevmiyor mu? Bence tarihin ilk paradoksu budur, çelişkilerle dolu kalbin paradoksudur…
Mutluluk, insanların yalana inanabilme yeteneğine bağlıdır.
Atilla İlhan