“Bu da geçer ya HU”…

İlk yazıma, kendime hayat felsefesi yapmaya çalıştığım bir sözü anlatarak başlamak istiyorum. Başlıktan da anlaşıldığı gibi bu söz “Bu da geçer”.

Kısa bir araştırma yapıldığında bu söz ile alakalı bir çok hikaye bulunabiliyor. Özetlemek gerekirse hikaye, dönemin sultanın çevresindeki bilgelerden, ne zaman üstündeki sözü okusa içinde bulunduğu umutsuzluktan ya da mutluluk rehavetinden kurtacak bir yüzük getirmelerini istiyor. Bilgeler uzun süre düşünmesine rağmen sultanın istediği bir söz bulamıyorlar. Bunu duyan bir derviş onlara “Bu da geçer ya HU” sözünü öneriyor ve tüm bilgeler kabul ediyor ve yüzük sultana veriliyor. Sultan yüzügü görünce tam istediği söz olduğunu söyleyerek kabul ediyor.

Ya HU ise ya Allah demektir. “Bu da geçer ya HU” diyerek. Her şeyi Allah’tan bilip, kabul ediyoruz ve o’na sığınıyoruz. Tevekkül ediyoruz.

Unutmamak gerekiyor ki, para, şan, şöhret, makam, güç ya da fakirlik, özlem, hasret, hastalık, umutsuzluk, adeletsizlik. Bunların hepsi geçici…

Dipnot: ATATÜRK’ün bugün müze olarak kullanılan Çankaya’daki konutunun duvarına astığı “tek hat” yazısı “Bu da geçer ya HU”dur.

Büyük bir heyecanla başladığım blog sayfamdaki ilk yazım. Bir hatam olduysa affola. Her geçen gün üstüne koyarak ilerleyebilmek için tüm yazılarıma yorumlarınızı bekliyorum.

Yorum bırakın